Nijerya'da Kadın Olmak
İlkokuldan beri her daim düzenli, planlı, tertipli olmaya çalışmışımdır. Hani şu sınıfta herşeye atlayan, her derse hazır gelen, her konuda söylecek bir sözü olan sınıftakilerin illet olduğu tiplerden. Üniversiteye geçince lisedeki yoğun tempoyu biraz azaltsamda her daim takip ettiğim bir ajandam olmuştu ta ki mezun olana kadar. Afrikalıların rahat tavırlarını örnek almamdan mıdır yoksa eskiye oranla artan boş zaman sürelerinden midir bilmem buraya geleli bir türlü ajanda tutamaz, plan yapamaz oldum. Yılın içinde ayları, haftaları; günün içinde saatleri planlayan ben her hafta cumartesi yayınlamam gereken bloga kimi zaman perşembe günü kimi zaman cuma günü bazen de şu an olduğu gibi cumayı cumartesiye bağlayan gece yazabildim ancak. Lisedeyken de üniversitedeyken de hep kendimi sabah namazından sonra "sağlam kafayla" çalışmaya zorlamıştım ama bence benim biyolojik saatim biraz farklıymış. Geceleri daha verimli oluyormuşum, en azından blog için geceleri daha iyi konsantre oluyorum. Nijerya'ya dair elimden geldiğince anılarımı, gözlemlerimi paylaşıyorum ama bazen de pek bir oryantalist mi yaklaşıyorum diye kendimden tereddüt ediyorum. Batılıların yüzyıllarca bize ve Orta Doğu insanlarına yaptığı o üstten bakan küçümseyici bakış açısıyla mı yazıyorum acaba? Elimde olmadan Afrika kültürünü yerip burdaki insanların yaşam tarzını eleştiriyor muyum? Özellikle bu hafta yazmak istediğim konuyu düşünürken bu gel gidi sıkça yaşadım belkide bir türlü yazıya başlayamamamın sebebi budur. Sizden ricam Afrika'da az biraz yaşadıysanız, Türkiye'de de olsanız bir şekilde Afrikalı arkadaşlar edinip gözlemleme fırsatınız olduysa kendi deneyimlerinizi yorumlarda benimle paylaşmanız.
Türkiye'de biz kadınlara tek bir sıfat yetmezken elimizden geldiğince yeni şeyler öğrenip hem topluma, hem ailemize, hem çocuklarımıza faydalı olmaya çalışırken burda kadınlar pasif bir hayatı tercih ediyorlar. Kulaktan dolma yalan yanlış bilginin en rahat yayıldığı ülkelerden birisi hiç kuşkusuz Nijerya'dır. Kadınlar o kadar öğrenmeye kapalı ki. Tanıştığım sadece 2 kadınla tarihe dair, kitaplara dair, farklı kültürlere dair birşeyler paylaşabildim. Yakın çevremdeki yetişkin hiç bir kadının kitap, gazete, dergi okuduğunu görmedim. Evine gittiğim bir avukat hariç kimsenin evinde kitaplık görmedim. Her odada bulunan büyük ekran TV'lerde işe yarar birşey izlendiğine daha şahit olmadım. Kimi zaman 24 saate yakın açık kalan TV'leri kapatmalarını, kendilerinin de çocuklarının da bağımlı bireyler haline geldiklerini söylediğimde öfkeyle karışık şu cevabı aldım: "Biz DSTV'yi (burdanın Digitürk'ü) boşuna mı aldık? Para ödedim tabiki sürekli açık olacak" ne kadar sağlıksız bir düşünce sistemi.. Pozitif bilimden, sanattan, ekonomiden uzak olan kadının dini konulara ilgisi/ilgisizliği de aynı. Bir çoğu Arap harflerini öğrenmiş, Arapça okumayı biliyorlar ama ne kendi ana dilleri olan Hausaca'da ne de eğitim dili olan İngilizce dilinde bir kez olsun Kuran'ı Kerim'in tefsiri/mealini okumuş değiller. Siyer, hadis, fıkıh gibi ilim dallarına da uzaklar ve yine öğrenmeye niyetli değiller. Türkiye'de oldukça yaygın olan kurs programlarının (İSMEK vb) burda olmaması da kadınların ilgilerini, hobilerini keşfedememesine ve kendini farklı alanlarda yetiştirememesine sebep oluyor. Sebepler ya da bahaneler her ne olursa olsun yine de kadınların kitaplara bu kadar uzak olmasını, varlıklı kadınların bir araya gelerek toplumu kalkındıracak, sokak çocuklarına yardım edecek, toplumun refah seviyesini arttıracak dernekler/vakıflar kurmamasını anlayamıyorum. Gelir seviyesi ve nisbeten eğitim seviyesi daha düşük olan kadınlara bakacak olursak kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek, çocuklarına iyi bir gelecek verebilmek için canlarını dişlerine takıp gece gündüz demeden çalışıyorlar. Bir arkadaşım Afrikalı kadını bizim Karadeniz kadınına benzetmişti, o kadar haklı ki.. Kadınlar hem çocuk doğuruyorlar, ki bu doğurma aşaması da bana göre oldukça çetrefilli, bizdeki modern, temiz devlet hastanelerini burda görmek pek mümkün değil, kendi imkanları çerçevesinde bebeklerini binbir zorlukla dünya getiriyorlar ve doğumdan sonrada dur durak bilmiyorlar. Sabahları yürüyüş yaparken karşılaştığım sokakları süpüren kadınlardan biri daha bir aylık bebeğini sırtına bağlamış, çalı süpürgesiyle yolları süpürüyordu. Taş ocağına fizibilite çalışması yapmaya gittiğimde gördüğüm köylü kadının bebeği daha on günlük ya var ya yoktu ve kadın kafanın üzerine koyduğu koskocaman bidonla evine su taşıyordu. Evlerinin temel ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra alt gelir sınıfına ait kadınlar ekonomik hayatın kalbinde yer alıyorlar. Zabıta sistemi burda da olsa da seyyar satıcı değilseniz eğer sabit bir yerde yemek yapıp satıyorsanız zabıta size pek ilişmiyorlar. İnternette gördüğünüz başında dünyaları, sırtında çocuğunu taşıyan Afrikalı kadınlar, hep özverili kadınların kız kardeşleri. Yağmur mevsimi, çöl sıcakları demeden güneşin ilk ışıklarıyla işlerinin başına geçen, akşam güneş battıktan sonra elektriksizliğe aldırmadan, alınlarına taktıkları küçük fenerlerle yemeklerini müşterilerine servis eden, bizim tabirimizle bardaktan boşalırcasına yağan yağmurda sığınacak saklanacak bir yeri olmadığı için küçük şemsiyesini hem kendine hem bebeğine hem de yaptıkları yemeklere siper eden emekçi kadınlar.
Türkiye'deki ya da Avrupa'daki meslektaşlarının aksine çalışan haklarından mahrum bırakılan sosyal güvencesi olmayan asgari ücret nedir bilmeyen nice emekçi kadının yurdudur aslında Afrika. Elinin lezzetini, atalarının kültürel mirası olan ev yemekleri oldukça düşük fiyata satarak evinin geçimini sağlayan kadınların yanısıra petrol istasyonunda pompacılık yapan, gece vardiyalarında güvenlik olarak çalışan bizim ülkemizde pek rastlamayacağımız işler yapan kadınlar da var burda. Türkiye çalışan servisi, toplu taşıma konusunda Nijerya'ya kıyasla oldukça ileriyken bile ne yazık ki istenmeyen hadiselerle karşılaşılıyor, kimi zaman taciz kimi zaman sözlü ya da fiziksel şiddet olaylarıyla gündeme geliyor minibüsler, otobüsler. Burda kadınlar bu konuda da iş hayatına bir sıfır yenik başlıyorlar. Uluslararası kurumsal şirketlerin azlığı, devletin taşımacılık alanında yasal düzenlemeler ve yatırımlar yapmaması çalışan kadını sosyal hayata dahil olmaya çalışan kadını alternatif yollar bulmaya itiyor. Kimi zaman pick up arabanın yük taşıma kısmında onlarca erkekle itiş tıkış arabaya sığarken kimi zaman zar zor tutunduğu motorsikletle seyahat etmeye çalışıyor. Düzenli bir taşıma sistemi olmadığı için insanlar kendi arabalarını taksi dolmuşa çevirip gece gündüz yolcu toplayarak bir nevi car pooling yaparak seyahat ediyorlar. Bu şekilde seyahat etmenin ne derece güvenli olacağı da koskocaman bir soru işareti. tüm bu zorluklara rağmen çalışkan Afrika kadını, ailesine, çocuklarına, kendisine, ülkesine katkı sağlamak için var gücüyle çalışıp ekonomik hayatın bir parçası olmayı başarabiliyor. Yazıya başlarken amacım 8 Mart yazısı yazmak değildi ama ellerim beni bu noktaya getirdi :)
25 yıl bir fiil üretim hattında çalışmış emekçi bir annenin kızı olarak Dünya Emekçi Kadınlar Günü'yle 7 yaşımda gittiğim sendika toplantısıyla tanışmıştım. Son zamanlarda medyada pompalanmak istenen adeta geç kalmış bir sevgililer günü edasıyla pahalı hediyelerle, makyaj malzemelerine, giyim sektörüne gelen indirimlerle tamamen kapitalizmin pazarı haline getirilmeye çalışılan Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün ne kadar önemli, ne kadar kıymetli birgün olduğunu ta o zamanlardan idrak edebilmiştim. Keşke firmalar kurumsal sosyal sorumluluk projesi edasıyla çektikleri amaçsız reklamlara para harcayacaklarına, kendi bünyelerinde çalışan, üreten kadının hayatını kolaylaştırmaya, yükünü hafifletmeye, eşit ücret ve eşit çalışma koşulları sağlamaya, ufkunu genişletip kendini yetiştirmesine olanak sağlayacak fırsatlar yaratsalar.Belki o zaman bu uğurda hayatlarını kaybetmiş kadınların eylemi bir anlam kazanır. Geçte olsa üreten, çalışan, ben de bu hayatta varım diyen, basma kalıplara aldırmadan hayallerinin peşinden giden tüm kadınların Dünya emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.
Üniversitede sınıf arkadaşım bi Nijeryalıydı. Hep hayatını merak etmiştim. Düzenli bir hayatı vardı, müthiş bir de zekası... İngilizcesi tabi ki çok iyi olduğu için hepimizden daha iyi Notlar alıyordu. Grup ödevlerini beraber yapmak çok eğlenceliydi. Çokta yardımseverdi ayrıca. Sınıf listesinde isimlerimiz ardarda geldiği için genellikle birlikte yapıyorduk grup ödevlerini. Ve o bu yakınlaşmamızı farklı anladı. Resmen bana aşık olduğunu evlenmemizin mümkün olup olmadığını sordu. Önce şok oldum. O benim çikolata arkadaşım Emmanueldi, böyle bi şey nasıl düşünebilirdi? Zamanla aramıza mesafe girdi, girmek zorundaydı. Onu hiç bi zaman küçümsemedim. Sınıfça çok sevilen sempatik biriydi ama okuldaki Afrikalıların bir beyaz kızla hemen ilişki kurmaya çalışması çok sık rastlanan bir şeymiş ve bu yüzden Afrikalı erkeklerden bütün okul uzak duruyormuş. Tabi benim bundan haberim sonradan oldu. Biz insanı insan olduğu için severiz, renklerine göre ayırt etmeyiz. Sizinde gayet sempatiyle yaklaştığınızı yazılarınızda fark ediyorum. Sadece bahsettiğiniz geri kalmışlıkları yüzünden üzüntü hissetmeniz bence. Sizi severek takip ediyorum. Sevgiler...❤️
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim içten yorumunuz için, bizim okulda da Türk sevgilileri olan arkadaşlar olmuştu, sanırım Afrikalılar Türk kızlarını ilgi çekici buluyorlar :)
SilOrda olarak belki birşeyleri değiştirebilir en azından tetikleyebilirsiniz inşallah sizi örnek alan afrikalı kadınlar çıkacaktır mutlaka Allah yardımcınız olsun
YanıtlaSilAmin, inşaAllah ben de bunu yapmayı canı gönülden istiyorum :)
SilYazınızı bir solukta okudum. Çok güzel bir kaleminiz var. Yazmaya devam edin lütfen. Ayrıca ben de orada büyük hayırlı güzel işlere öncülük edeceğinize inanıyorum. Sevgilerle
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim yazmayı bende çok istiyorum ama hala anne olmaya alışmaya çalışıyorum, hele ki kendi annenizden uzaktaysanız anne olmak çok daha zormuş.. Bunu başarabilen tüm kadınları canı gönülden kutluyorum. Gerçi anneniz kapı komşunuz bile olsa o durumunda kendine ait zorlukları olurdu.. İnşallah elimden geldiğince yazmaya devam edeceğim. Dar vakitlerde kısa paylaşımlar yapıyorum Instagram üzerinden, oraya da beklerim =)
YanıtlaSil