Dinlerin ve Dillerin Kardeşliği



Renki Üniformalarıyla Devlet Okulundaki Öğrenciler
Nijerya'da taktir ettiğim nadir şeylerin başında gelir eğitim sistemi. Bizdeki tek dilliliğe inat, İngilizce başta olmak üzere öğrencinin tercihine göre birbirinden farklı dillerde eğitim verilmektedir. İngilizler tarafından yıllarca sömürülen 1960'ta ancak bağımsızlığını elde eden Nijerya'da resmi dil hala İngilizce, bu da eğitim dilini İngilizce kılıyor. Üç yaşında örgün eğitime başlayan çocuk ana okuldan itibaren İngilizce ile haşır neşir oluyor. Ülkede 350'den fazla etnik grup olduğunu düşünürsek her ailede minimum 2 ayrı yerel dil konuşuluyor. Okulda mecburi İngilizce, seçmeli olarak Fransızca öğrenebilen çocuklar ailelerindeki dil çeşitliliği sayesinde bir Türk'e oranla dil öğrenme konusunda oldukça başarılı. Ülkede İngilizce'den sonra en aktif konuşulan dil Hausa olsa da Yoruba ve Igbo dilleri de müfredatta yerlerini almış. Geniş seçmeli dil dersleri yelpazesiyle ülkedeki birbirinden farklı etnik kökenler hem dil hem kültür açısından kaynaştırılmaya çalışılıyor. Ülkedeki en büyük üç etnik grubun (Hausa, yoruba ve Igbo) dillerinin yasal olarak seçmeli ders olarak seçilebilmesi, insanların sokakta, alışverişte diledikleri her yerde kendi ana dillerini konuşabilmeleri ilk başta bana oldukça garip gelmişti. "Bu kadar farklı etnik gruplara, bu kadar dil çeşitliliğine rağmen "dış kuvvetler" sizi bölmeye çalışmıyor mu" diye sormuştum eşime, o ise bu soruma tabiki bir anlam verememişti.. Eğer o da Orta Doğu coğrafyasından geliyor olsaydı,soruma izah gerekmeyecekti. Biz Orta Doğuluların bu konudan ne kadar başımızın yandığını Afrikalı'nın anlaması biraz zaman almıştı. (Evet ben kendimi Orta Doğulu olarak görüyorum, bunun Müslüman kimliğimle alakası yok, aksine burda tanıştığım Lübnanlı bir Hristiyanla, Müslüman Nijeryalı'ya oranla daha fazla benzerlik gösteriyorum. Siz isterseniz Avrupalı olabilirsiniz. :) ) 
Nijerya'da daha önce iç savaş yaşanmış olsada bu savaşın asıl sebebi petrolmuş. Kimlik farklılığı, dil çeşitliliği ya da etnik köken değil. Kısaca değinmek gerekirse güneyde Igboların çoğunlukla yaşadığı bölgelerde petrol bulunmuş ve sevgili Igbolar petrolü bulunca Nijerya'dan ayrılıp kendi devletlerini kurmak istemiş ve yaklaşık 2 milyon sivil bu iç savaşta hayatını kaybetmiş.Detaylı bilgi için Biafra İç Savaşı'na göz atabilirsiniz. Savaşın sebebi etnik köken farklılığı olmamasına rağmen ülkede ciddi manada kutuplaşma yaşanmış ve çözüm olarak savaştan sonra yönetime gelen hükümet  farklı etnik kökenlerin kaynaşması için Igbo, Hausa ve Yoruba dillerini müfredata eklemiş. Bu kadar etnik köken bir arada olurda tek din hakim olabilir mi? Tabiki hayır :) Nijerya'da nüfusun büyük bir çoğunluğunu Müslümanlar ve Hristiyanlar oluştursada Yahudi ve  Şaman inancını andıran Maguzawa dinleri de halkın çok küçük bir kısmı tarafında benimsenmiş vaziyette. Bu dinsel çeşitlilik eğitim hayatınında da varlığını hissettiriyor.  Nijerya'da bizde olduğu gibi pazartesi sabahları ve cuma akşamları tören yapılmakta. Bu törenler sırasında öğrenciler arasından seçilen biri Müslüman diğeri Hristiyan  iki öğrenci dinlerinin getirisi olan dualarını kürsüye gelerek okur. Müslüman öğrenci Ayetel Kürsi ya da Fatiha okurken Hristiyan öğrenciler sakince sıranın kendilerine gelmesini bekler. Sıra onlara gelince de Hz. İsa'ya güzellemeler yapılarak ondan kendilerini korumalarını isterler. Yine aynı şekilde hemen hemen bütün okullarda isteyenlerin namaz kılabileceği isteyenlerin ayin yapabileceği odalar mevcuttur. Sanılanın aksine burdaki Hristiyanlarda gün içinde, en az Müslümanlar kadar aktif ibadet etmektedir. Müslümanlar güneş doğmadan önce sabah namazlarını kılarlarken Hristiyanlar güneş doğduktan 10-15 dakika sonra alkış çalıp dans ederek kendi dillerinde Yartıcı'ya şükranlarını sunmaktadır.





Ülkedeki bu dini çeşitliliğe rağmen genelde okullarda karma eğitim yaygındır. Dinsel ayrımın ya da cinsiyet ayrımın gözlendiği okulların sayısı bir elin parmağını geçmez. Genelde karma okullarda eğitim almayı tercih eden öğrenciler okuldan sonra ya da haftasonları ya medreseye ya da kiliseye giderek dini eğitimlerini alırlar. Dini eğitim özellikle Müslümanlar için oldukça önemlidir. Çocuklar 3-4 yaşına bastıkları zaman evlerine gelen Malamlar(dini öğretmen) aracılığıyla ya da medreselere giderek Kuran'ı ezberlemeye, dini yükümlülüklerini öğrenmeye başlarlar. Her medresenin kendine özgü rengarenk üniformaları, kendine ait müfredatı bulunur. Kimi medreseler sadece ezber yaptırırken kimisi İslam tarihi, Peygamberler tarihi ve Arapça öğretir. Müslüman olupta Arapça hal hatır soramamak ayıp kabul edilir. İlk geldiğimde Arapça selamlaşmaya karşılık veremesem de şu an gittiğin medrese sayesinde az buçuk kendimi ifade edebiliyorum :) Medreselerde eğitim dili okul dilinden farklıdır ve Hausa'dır. İngilizce eğitim bildiğim kadarıyla sadece iki medrese de mevcut. Normalde medrese eğitimi ücretsiz ya da çok uygun olmasına rağmen İngilizce eğitim veren, modern ekipmanlar ve rengarenk süslü kitaplar kullanan medreselerin ücretleri Türkiye'deki İngilizce kurslarının kur başı ücretleriyle neredeyse aynıdır. Hausaca eğitim veren daha geleneksel olan medreselerde kağıt yerine tahta yazı tahtaları kullanılır  ve çocuklar bu şekilde yaza sile Kuran'ı ezberlerler. Kuran-ı Kerim'in tamamını ezberleyen çocuklara özel mezuniyet törenleri yapılır. Nijerya'da medrese ya da onların deyimiyle İslamiyah deyince aklıma iki ayrı fotoğraf karesi geliyor. Birinde tozun toprağın içinde oturmuş elindeki tahtaya yazarak kavurucu sıcağın altında ezber yapmaya çalışan çocuklar diğerinde de klimalı sınıflarda, projeksiyon eşliğinde Arabistan'dan ya da Birleşik Arap Emirliklerinden ithal edilen rengarenk kitaplarla çalışan çocuklar... Örgün eğitim hayatına tekrar dönecek olursak anaokul, ilkokul, ortaokul ve üniversite olarak eğitim 4 basamağa ayrılmış. Bizdeki gibi Anadolu Liseleri, Fen Liseleri ya da İmam Hatipler yok. Lise eğitiminde ilgi alanınıza ya da üniversitede okumak istediğiniz bölümlere göre ders seçiyorsunuz. Devlet okullarıyla özel okullar arasındaki uçurum o kadar derinki ne yapılırsa yapılsın kapanacağa benzemiyor; gerçi hükümetinde bu uçurumu kapatmak gibi bir derdi yok. Bizimkilere bütün eğitim hayatım boyunca hiç özel okula gitmediğimi devlet okulundaki sınıfımda bile bilgisayar, projeksiyon ve tek kişilik sıram olduğunu söylediğimde bana inanmamışlardı.( üniversitede ÖzÜ'ye gittim ama o da %100 burslaydı😎) Türkiye'deki eğitim sistemi ve okulların durumu şu an eskisi kadar iyi olmasada burdaki kadar kötü olmadığını ümit ediyorum. Sabah yürüyüşlerinde önünden geçtiğim devlet okullarının dışardan bile görünüşü içler acısı ki bizim oturduğumuz semt başkentin modern, gelir seviyesi yüksek semtlerinden birisi buna rağmen devlet okullara ne yazıkki yatırım yapmıyor. Devlet okullarının fiziksel yetisizliği dışında eğitim kalitesi de oldukça düşük. Geçen yıl öğretmenlerin seviyesinin belirlenmesi, eğitimin kalitesinin arttırılması için yapılan sınavda binlerce öğretmenin barajın çok altında kaldığı, binlercesinin de aslında diplomasız olduğu, öğretmen olmak için kalifiye olmadığı ortaya çıktı. Çevremde devlet okulunda okuyan hiç kimse olmadığı için okullara dair bilgim bununla sınırlı. Özel okullara gelecek olursak fiyatlar oldukça yüksek, eğitimin kalitesi iyi olsa bile okulların binaları, spor aktivite yerleri Türkiye'deki özel okullara oranla oldukça geri ( burda kast ettiğim eski köklü özel okullar yoksa yakın zamanda her sokak başında beliren apartmandan bozma yapıları kast etmiyorum.) Kardeşlerimizin veli toplantısına gittikten sonra sınıflardaki sıraların pis hali, wclerde kapıların kapanmaması, sabun olmaması, okunması için ödev verilen kitapların öğretmenler tarafından okunmaması ( ben okuduğum için öğretenin okumadığını anladım :) )  sebeplerinden ötürü okulu değiştirmek istemiştim ama ne yazıkki Abuja'da gezdiğimiz okullar üç aşağı beş yukarı aynıydı.. Duyduğum kadarıyla iki okul oldukça iyiymiş ama yıllık ücretlerini dolar olarak alıyorlarmış, kendilerinin sokağına bile girmedik😁 Özel olsun devlet olsun medrese olsun örgün eğitim olsun okullarda iki temel benzerlik bulunuyor. Birisi öğretmenlerin öğrencilere şiddet uygulayabilmesi(devlet okulunda kamçı kullananlar varmış, fotoğraflarını gördüm) ve çoçukların kendi akranlarına uyguladıkları şiddet. (bullying) Devrecilik anlayışı özellikle yatılı kalan öğrenciler arasında yaygın ve üst dönem alt döneme resmen köle muamelesi yapabiliyor. Şu anki durum Türkiye'de nasıl bilmiyorum ama bizim okul zamanımızda lisedeki yurt sadece şehir dışından gelenler içindi ve ilkokulda yurt diye birşey yoktu. Burda aileler ilkokul çağındaki çocuklarını bile yurda bırakabiliyor. Her ne kadar bu çocuklarını disipline sokmak için yaptıklarını iddia etselerde bana göre tamamen sorumluluktan kaçmak için yapıyorlar. Çocuklar dönem boyunca yurtta kalıp dönem içinde bir ya da iki kez evci izniyle eve anca gelebiliyorlar. Kıyafetlerini ellerinde kendileri yıkarlarken anneleride o ülke senin bu ülke benim rahatça gezebiliyorlar. Nijerya'da sık sık duyacağınız şey kadınların alışveriş yapmak için arkadaşlarıyla ya da kız kardeşleriyle seyahat etmesidir. Çocuklar yurtta olunca ne onların bakımıyla ne de terbiyeleriyle ilgilenmelerine gerek kalmıyor. Yine belirteyim bu bahsettiğim üst sınıf insanlar için. Ekonomik seviyeleri düşük olan ve çocuklarını yurda veren insanların genel hedefiyse yol masrafından kurtulmak, elektriğin suyun olmadığı evlerindense okulda çocuklarının daha rahat edeceğini düşünmeleri.  Daha öncede belirttiğim gibi Nijerya tam anlamıyla zıtlıklar ülkesi ve hala tam anlamıyla Nijeryalı olmayı başaramayan ben bu zıtlıkları yok sayamıyorum...














Yorumlar

Popüler Yayınlar