Nijerya Düğünü
Nijerya'ya 2016 Eylül ayında taşındık. Planlara göre taşınır taşınmaz düğünümüzü yapıp kendi evimize yerleşecektik. Bütün ev eşyalarını Türkiye'den almıştık, çeyizlerle birlikte konteynıra yüklenip bir ay içinde geleceklerdi. Nakliye işi için arkadaşımızın firmasıyla çalışmayı tercih etmiş büyük hata etmiştik. Nijerya'ya taşındığımızda ne eşyalardan ne de aylar önce planlanması gereken düğünden ses seda yoktu. Ülkeye gelir gelmez evimize taşınmamız gerekirken ev hala hazır değildi ve biz 2 hafta kayınvalidemde kalmıştık. İki hafta kulağa az gelsede yaşarken oldukça uzun gelmişti, beni çok zorlamıştı. Eşyalarımız gelmeden Baba'nın kiracıları için Almanya'dan getirttiği eşyaları alarak evimize geçtik. Kendi eşyalarımızın gelmesi 6 aydan fazla sürdü. Bir dünya para ödediğimiz arkadaşımız en ucuz gemiyi bulup yolu uzattıkça uzatmıştı. Her gün internet üzerinden geminin konumuna bakıyordum ve gemi her geçen gün Nijerya'dan uzaklaştıkça uzaklaşıyordu...
Açıkcası benim için önemli olan Türkiye'deki düğündü ve annemin insan üstü çabaları sonucunda kısa zamanda herşey hallolmuştu. Kına Gecemde eğlendiğim kadar hiç bir zaman eğlenmemiştim mesela. Türk kadını ve Nijerya kadının farkını ülkeye adım atar atmaz anlamıştım. Türk kadını iş bitiriciydi, bağımsızdı, kimi zaman dediğim dedikti ama tuttuğunu koparırdı, kendi benliğiyle kimliğiyle bir yerlere gelirdi. Nijerya kadını ise kendini her daim bir erkekle tanımlardı, onun annesi bunun karısı.. Kendini kendi olduğu için kabul edemeyen ve ettiremeyen kadın da hayatındaki en küçük bir karar için bile hayatındaki erkeklerin yardımına muhtaçtı, kimi zaman bu oğlu kimi zaman bu kocasıydı. Bizde bu sebepten ötürü planlanamamış bir düğünle baş başa bulduk birbirimizi. Eğer el atmasaydık inanıyorum ki Malik'in doğumuna kadar bir düğünümüz olmazdı😂 Buraya gelir gelmez düğün mekanlarını gezmeye başladık. O kadar çok mekan gezdik ki artık eşim sıkılıp arabada oturmaya karar vermişti, bende annesi ve o zamanlar 12 yaşında olan erkek kardeşiyle düğün salonlarını geziyordum. Bizimkiler Nijeryalıların yanında bile oldukça iri kalırken bende onların yanında iyice minyatüre dönmüştüm. Gezdiğimiz mekanın birinde 12 yaşındaki İmran'ı damat sanmışlardı😂 Bizdeki salonların yerini burda sabitlenmiş, büyük, klimalı çadırlar almıştı. Dışardan bakılınca büyük bir çadırı andıran bu mekanlar içine girdiğinizde oldukça şık bir düğün salonuna dönüşüyor. Abuja'daki nerdeyse bütün mekanları gezdikten sonra eşimin memleketlisi Kadın ve Aile Bakanı namı değer "Mama Taraba"nın A Class adlı düğün salonları kompleksine gittik. Mekanı beğenmiştim, istediğimiz gibi dekore de edebileceklerini söylemişlerdi gel gelelim fiyatı ne olacak derken Bakan kadın Baba'ya olan hürmetinden mekanı ücretsiz olarak bize verdi. Geriye burda giyeceğim gelinlik ve gece kıyafetleri kalmıştı. Burda düğün boyunca gelin birden fazla kıyafet değiştirirmiş. Afrika kıyafeti giyip onlara duyduğum saygıyı göstermek istemiştim ama kıyafetin tarzı konusunda bir türlü kayınvalidemle anlaşamıyorduk. Ben boynumu ve sırtımı açmam, balık model giymem dedikçe o nerde balık model elbise varsa onu buluyordu. Elbise konusunda o kadar bunalmıştım ki kumaş ve renk seçimini ona bıraktım. Terziye gidince de mecburiyetten balık modele tamam dedim ama bir şartım vardı boynu, sırtı kapalı olacaktı. Terziden çıktık arabaya binecektik kayınvalidem terzide birşey unuttum deyip geri döndü. Meğerse terziyle konuşup boynunu açık yaptırmış. Düğüne birgün kala terziye gidince kıyameti kopardım, uzun olan kuyruğundan kestirip boynunu kapattırıp hakim yaka yaptırdım. İçime sinmemişti ama tek oluru hakim yakaydı. Düğüne saatler kala hala düğünde ne yapmam gerektiği konusunda hiç bir fikrim yoktu. Eşim 17 yaşında İstanbul'a okumaya gelmişti, ondan önceside çocukluk denilen evreydi ve düğün kültürüne dair hiç bir bilgisi yoktu. Eşimin akrabaları da topu Mama( kayınvalideme) ya atmışlardı. Düğünden bir hafta önce annem, anneannem ve dayım Abuja'ya geldi. Sağ olsun arkadaşımız kargo işinde bize kazık atmış bir dünya para alıp bir türlü konteynırı kaldıramamıştı. Bizimkiler de gelirken getirebildikleri kadar çok eşya getirmişlerdi.
![]() |
Nedimelerle İlk Buluşma |
Önde benim nedimeler arkalarında görümcem ve onunla aynı renk giyinmiş arkadaşları arkalarında gangan fadalar sonra ortalarında biz gayet hoş bir giriş yapmıştık. Düğünde ben ve eşim istememesine rağmen müzik oldukça ön plandaydı ve insanlar deli gibi dans ediyorlardı. Ne İstanbul'da ne de burda müzik istememiştik. İstanbul'dakinde Kuran okumalı yemek vermiştik ama sonuna doğru annemler dayanamayıp halay moduna bağlamışlardı. Burdakinde daha ilk başında Mama resti çekmiş DJ ve müzik olacak demişti. Benimkilere direten eşimse hiç birşey diyememişti. Düğünde bizim dışımızda herkes kurtlarını dökmüştü. Düğün boyunca eşim türban takıp büyük ağır bir pelerin giymişti, bana da pelerin giydirip düğünün bir bölümünden sonra pelerinin şapkasıyla kafamı kapatmışlardı. Bizdeki gibi gelin damat masasında oturuyorduk sonra birden nedimeler etrafımı sarıp beni salonun ortasındaki minderlere sürüklediler. Kim ne derse onu yapıyor her komuta harfiyen uyuyordum çünkü beni bana bıraksalar dünyadan bir haberdim. Mindere oturduktan sonra Düğün Annesi olarak anılan düğünün akışını sağlayan teyze mikrofonla yanıma geldi ve İslamiyete ve kendi kültürlerine göre evlilik hakkında nasihatlerde bulunmaya başladı. O bitirdikten sonra mekanın sahibi olan Bakan Hanım gelip nasihatlarda bulundu ve bundan sonra benim adımın "Chubado" olduğunu söyledi. Meğerse Fulaniler düğünlerinde gelinlere aileye kabul edildiklerini göstermek için isim verirler sonrasında da aileye hoş geldin demek için duvağını açtırırlarmış, bunu o gün öğrendim. Chubado ismini hala pek kullanmasamda manasını aşırı sevdim; özenle aranıp bulunmuş, seçilmiş💜
Bakan Hanım duvağımı görümceme açtırdı, bana birbirinden pahalı Nijerya kumaşları hediye etti. Sanırım onun hediyeleri Nijerya'daki düğünümüze dair tek hediyelerdi. Nijerya'da düğün yapan kişi misafirlere kalacak yer, yol parası ve hediye paketi vermek zorundaymış. Bu paketlerin içinde genelde kumaş çıksa da düğünü yapan kişinin varlık durumuna göre hediyenin çeşidi de artıyor misal Mama'ya katıldığı bir düğünde son model akıllı telefon vermişmiş. Duvak açma töreninden sonra dans kaldığı yerden devam etti. İnsanlar bir yandan yemek yiyor bir yandan dans ediyor bir yandan da onlara verilen hediyeleri alıyorlardı. Hem İstanbul'daki hem Abuja'daki düğünde ne hikmetse bize bir türlü yemek servisi yapılmadı, iki düğünümden de aç ayrıldım :(
Nijerya'daki düğünler ait olduğunuz etnik kökene göre değişiklik gösterse de camide nikah kıyılması(walima) ve akşam yemeği(dinner ya da reception olarak anılıyor) verilmesi tüm kültürlerde ortak. Bizdeki resmi nikahın yerini Müslümanlar için camide kıyılan dini nikah Hristiyanlar için kilise nikahı alıyor. Biz dini nikah kısmını Türkiye'de hallettiğimiz için burda gerek kalmadı. Eğer Nijerya geleneklerini izleyecek olsaydık beni temsilen bir erkek akrabam ya da vekil adadığım kişi camiye gidecek damadın kendisi ya da damadın temsilcisiyle mehir üzerine anlaşıp herhangi bir vakit namazı çıkışı cemaat dağılmadan camideki mikrofon yardımıyla çevreye duyurarak nikahımızı kıyacaklardı. Eşimin babası Fulani annesi Kanuri olduğu için biz ikisinin geleneklerinin bir kaçını yerine getirdik. Burda yaşadıkça anladımki kendilerine ait bir çok güzel geleneği ben yabancı olduğum için yerinde getirmemişler. Özellikle Kanuriler gelinlere aşırı önem verip onları hediyelere boğarlarmış. Tanışmaya gidince ayrı, nişan için ayrı, düğün için ayrı.. Çevremden duyduğum göre ve internetten okuduğuma göre minimum 5 bavul kıyafet, kumaş, makyaj malzemesi, turaren wuta, khumra götürürlermiş, hem geline hem de ailesinin her ferdine. Mama ben yabancı olduğum için bu güzel geleneklerinin hiç birini yerine getirmedi..
Düğün yemeğinden sonraki gün sabahtan Mama'nın evine gittik aslında bana gelmeme gerek olmadığı sadece damada özel bir tören yapacaklarını söyleselerde bende törene katıldım. Eşime yine türban ve pelerin giydirmişlerdi, beni de Kanurilere özgü bir kumaşla sardıkça sardılar, üzerine de pelerin giydirdiler 40 dereceyi bulan sıcakta bir an havale geçireceğimi sandım. Normalde bu töreni hem gelini hem damada yaparlarmış ama ben Kanuri olmadığım için sadece oturmakla yetindim. Eşim erkeklerin olduğu kısımda Baba ve dayımla birlikte oturdu önceleri. Orda başladılar ritüele, ellerine bakliyatların toz haline getirilmesiyle yapılan sulu bir bulamaç sürüp bereket huzur mutluluk için dua etmişler. Baba ve dayımda ellerine bu bulamaçtan alıp eşimin ellerine sürmüş. Bir dipnot düşeyim normalde Baba Emir olduğu için hiç bir düğüne katılmazken ve kendi 3 çocuğunun daha önce düğününe katılmadığı halde bizimkine hem Türkiye'de hem Abuja'da katıldı. Mama yönünden şanssız olsam da Baba yönünden şanslıyım şükür 😂 Erkeklerin töreni bittikten sonra eşim bahçe kısmına gelip kadınların dualarını aldı. Kendisine ayrılan koltuğa oturmadan önce Dogari gelip koltuğun altını, sağını solunu kontrol etti, aynısını düğün salonunda da yapmışlardı. Daha önceki yazımda anlattığım gibi biz arabaya binip inerken, oturup kalkarken de etrafımızı kırmızı kaftanlarıyla kapatıp görülmemizi önlemişlerdi.
Yaşlı teyzelerin dua faslı bittikten sonra dans faslına geçildi ve saatlerce güneşin altında teyzeler dans etti. Hayatımda hiç çektirmediğim kadar çok fotoğraf çektirdim o gün. Bizim düğün sadece 2 gün sürsede genelde burda düğünler çok daha uzun sürüyor hele aile bizimkiler gibi royalsa ya da varlıklıysa. Bizimkinin kısa sürmesini ve sadeliğini benim yabancı olmama "borçluyuz". Belki birgün burdaki düğün geleneklerini detaylı anlatırım. Bugün Malikle bu kadar yazabilmiş olmayı büyük bir başarı olarak kabul ediyorum. Şu an saat 3'e geliyor ve Malik'in gözler hala fal taşı.. Ağlamaması için emziği ağzına koyup kendisini bağdaş kurduğum bacaklarıma yatırdım😂 huysuzlanmaya başladı bile bana şimdilik müsade :)
Yorumlar
Yorum Gönder