Hoşgeldin Bebek!

Bebeğimi kucağıma aldığımdan beri zaman bulup bu yazıyı yazmak istiyordum ama bir türlü kısmet olmadı; gelen giden, bebeğin altını değiştir, hadi kendini zorla emzirmeye çalış derken bir anda bütün alışkanlıklarımı küçük beyfendinin ihtiyaçlarına göre yeniden gözden geçirmem gerekti; misal artık hiç alarm kurmuyorum çünkü beyfendi sayesinde her 2 saatte bir uyanıyorum, 4 saat deliksiz uyuyabildiğim gün kendimi aşırı şanslı ve zinde hissediyorum. Lohusalık şikayetlerine hop diye geçiş yapmadan önce bu bebiş dünyaya nasıl geldi önce ondan bahsetmek istiyorum. Hamileliğimin ilk zamanları çoğu kadının deneyimlerine oranla gayet rahat ve sakin geçmişti. Ben de elbet bir kaç kez kusma ve iştahsızlık problemi yaşamıştım ama öyle lavabodan çıkamayan tiplerden değildim. Yemek konusunda aşırı hassaslaşmış hiç birşey pişiremez ve yiyemez hala gelmiştim. Allahtan eşim bu iştahsız ve tembel halime acıyıp bol bol hazır yemek almıştı da tez zamanda toparlamıştım. Burda ne yazıkki yemeksepeti tarzında siteler ya da eve paket servis yapan restoranlar pek olmadığı için eve hazır yemek getirebilmek hele ki geleneksel Nijerya yemeği dışında birşeyler getirmek cidden takdire şayan bir davranış neyse efendim biz konumuza dönelim. Hamileliğin sonlarına yaklaştıkça aşırı ağırlaşmaya başladım. 34.haftaya kadar tek bir çiziğim bile yokken birden vücudumda  Anadolu'nun kurak topraklarındaki gibi yarıklar oluşmaya başladı, göbeğin verdiği ağırlıkla yürüyemez, kendi kendime doğrulamaz olmuştum. Doktorun tavsiyesini dinleyip günde yarım saat yürüyüşlere başlamıştım ama ona da belli bir süre sonra ara vermem gerekti çünkü eşim iş seyahatine Türkiye'ye gitmişti ve o ülkede yokken doğum yapmak en büyük korkumdu, o İstanbul'da ben Abuja'dayken doğum yapsaydım baya ironik olurdu. Allaha şükür korktuğum başıma gelmedi de eşim yokken doğum yapmadım. Ülkeye dönmesiyle bendeki sabırsızlık daha da arttı her gün bebek gelsin diye dua etmeye başladım. Galiba beyfendi yerini sevmişti ki bir türlü gelmek istemiyordu. 40. haftanın sonlarına doğru nişan düşmesiyle aşırı heyecanlanıp bebek geliyoooo nidalarıyla hastaneye koştuk ama daha zamanın gelmediğini, bir ila iki gün arası beklememiz gerektiğini söylediler, kös kös evin yolunu tuttuk. İki gün geçtikten sonra biraz heyecan bolca endişeyle doktora gittik. Doktor suni sancı almam gerektiğini söyledi. Çevremden duyduğum kadarıyla suni sancıyla pat diye doğuruyordu insanlar bir bilemedin iki saat içinde. Suni sancı haberini alır almaz aşırı sevinip bebeği bir kaç saate kucağıma alırım diye hesaplamalar yaparken doğum sancısını 10 saat çekeceğimi hayal dahi etmemiştim... Doğumu gerçekleştireceğim gün İnstagram'da "bana soru sor" diye hikaye paylaşmıştım. Takipçilerimden birisi "Orda doğum yapmaya karar verdiğiniz için pişman mısınız?" diye sormuştu. Bütün gece o kızı düşünüp evet evet diye bağırıp durdum zihnimde🙈 Türkiye'de de olsam suni sancı alacaktım belki de ama suyum gelmediği için takip edilen yöntem çok ilkeldi, ölüyorum sandım... Doğumda da ne doktor ne de ebeye yardım edecek başka bir ebe ya da hemşire vardı. Annem ve eşim ebeye yardım etmek zorunda kaldı hatta nerdeyse onlar beni doğurttu diyebilirim ve bu anlattığım olay Abuja'nın en modern, en ünlü ve en pahalı hastanelerinden birinde oluyor. Annemi ya da eşimi kan tutuyor olsaydı acaba ebe tek başına sıkışan bebeği nasıl doğurtacaktı?! Bu ülkede resmen kazara yaşıyoruz.. 


Doğumhanede Anneanneyle İlk Foto💖
Allaha şükür doğumu kazasız belasız atlattık, tek istediğim eve gidip uyumaktı. Tabi Nijerya geleneklerinden yine bir haberim😏 Hastaneden eve geçmemizle kadınlı erkekli her yaştan misafirleri karşımızda bulmamız bir oldu. Meğerse doğumdan sonra her gün eve gelmek, gelip bebeği ve lohusa kadını sabah akşam yıkamak, sürekli bak bebek üşüyor deyip bebeği 35 derece sıcaklıkta yünlere sarmak, bebeğe bir hafta boyunca isim vermeyip sadece bebek diye sevmek adettenmiş. Allaha şükür kendimi yıkatmaktan yırttım ama bebeğim o kadar şanslı değildi. Her gelen yaşlı teyze bağırta bağırta kaynar sularla, baş aşağı çevirip çeşitli akrobatik hareketler yaptırarak "aman kolu çıkacak, bir yerine birşey olacak" feryatlarımıza aldırmadan bebeği yıkıyordu. Yıkama bittikten sonra da kulağına, burnuna, göbek deliğine hava hortumu tutarcasına üflüyorlardı. Bebeği yıkayıp, yağlayıp giydirdikten sonra yaktıkları nargile kömürü boyutundaki turaran wuta kömürünün dumanını bebeğin burnuna götürüp soğuk almasından koruduklarına inanıyorlardı. Biz onların geleneklerine ayak uydurmaya çalışırken bizim gelenekleri rafa kaldırmamız gerekti. Annem dayanamayıp arada bir kaç tuhaf şeyde yapmadı desem yalan olur. Misal bebeğin ilk bezini halının altın koymak; neymiş kem gözden nazardan koruyacakmış, bebeği evden çıkarıp kayınvalidenin evine götürürken battaniyesinin içine ekmek koymak, bebeğe mavi boncuk takmak ( bu boncuğu elde etmek için de benim canııım bilekliğimi parçaladı 😥). Bebeğin kırkı için kendisine söz verdim kırk uçurma mı nedir onu yapacağız, biraz Türklüğümüzü göstermemiz lazımmış. Gel gelelim Nijerya geleneklerinin en önemlisi namı değer Naming Ceremony'e. Sırf bu tören için eşim Nijerya'da doğum yapmamı istedi. Hal böyle olunca insan ister istemez beklenti çıtasını baya yüksek tutuyor. "Naming Ceremony" denilen şeyin  Harry ile Meghan'ın düğünü kadar ses getirecek birşey olmasını bekliyor insan, hayaller vs gerçekler 🙈 Ben bebeğin ismini törende alacağını zannediyorken eşimin amcası törenden bir gün önce çat kapı bize geldi ki burda büyüklerin sizin evinize gelmesi o kadar nadir bir durumdur ki şaşıp kalırsınız, eliniz ayağınız birbirine dolaşır, bana da aynen böyle oldu. Amca çat kapı sabahın 10'unda geldi; ben birşeyler hazırlama telaşıyla mutfağa geçtim geri dönünce birde ne göreyim amca ezan okuyor bebeğin kulağına! Burda her gelen nerdeyse bunu yaptığı için önemsemedim ama demez mi " Emir ile(kayınpederim) konuştuk, bebeğin adını Abbas koydum." Tamam biz de Abbas koymak istemiştik ama daha tam olarak karar verememiştik,  biraz emri vaki oldu gibi hissettiysem de çabuk sakinleştim.  İsim koyma hadisesini de böyle atlattıktan sonra acaba Naming Ceremony'de daha nelerle karşılaşıcağız diye aldı beni bir telaş..


Naming Ceremony'den bir kare
Aslında isim töreni çoğunluğu kadınlar tarafından oluşan davetlilerin bir araya gelip çokça sohbet ettiği, bolca yemek yediği bizdeki günleri aratmayan bir aktivite. Tabi her ritüel gibi bununda bazı olmazsa olmazları var: annenin ellerine ve ayaklarına kına yaktırması, annenin atampa kumaşından dikilmiş en az iki elbise değiştirmesi ( bende 3 ayrı elbise vardı ama tembellikten tek elbiseyle günü geçirdim), anneye profesyonel makyaj yapılması (fazla abartılı), anneye doğumdan sonra kendini bırakmaması, eşini başka kadınlara kaptırmaması, çocuğunu İslami usullere ve geleneklere göre nasıl yetiştirmesi gerektiğine dair öğütler veren hoca kadın, envai çeşit Nijerya yemeği ve her konuda aşırı bilgili(!) teyzeler.
Bizim tören hem yaşadığımız şehir Abuja'da oldu hem de memleketimiz Jalingo'da; her iki tören için de kurbanlar kesildi, yemekler dağıtıldı. Abuja'dakine iki yüze yakın davetli katılırken Jalingo'daki binin üzerindeymiş. Allahtan gelenler yemek yiyip az biraz oturup gidiyorlarda o kadar insanı nasıl aynı anda ağırlarız telaşı olmuyor. Nijerya'da bizimdeki gibi altını hediye etme kültürü yok, bizdeki gibi lira altınlar yok, kuyumculuk sektöründe oldukça geriler. Bebeğe hediye olarak genelde bebek bezi, bebek yağı, bebek kıyafeti ve anneye kumaş getirebiliyorlar. Gelen en ilginç hediye çamaşır deterjanıydı. Törenden sonra bebeği yıkama ritüeli sona erer diye umut etmiştim ama kayınvalidem her geldiğinde bebeği doğru dürüst yıkamadığımızdan dert yanıyor. Bebeğin 40 gün boyunca düzgünce(!) yıkanması için başka şehirden bize yatılı kadın getirmeyi teklif etti hatta kadını da davet etti. Allahtan kadından ses soluk çıkmıyorda bebeğimi kendi istediğim şekilde bir süre daha yıkayabileceğim.. Bakalım oğlum büyüyene kadar daha ne gibi değişik Nijerya adetleriyle karşılaşacağız.



"O an" 😌






Yorumlar

  1. Artık ikinci doğum Turkiye'de olurbizde kendi adetlerimizi yapariz değil mi prensesim.

    YanıtlaSil
  2. Kuzum prenses in Allah analı. Baabli buuutsbü inşallah

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar