Geri Sayım

Anneciğimden küçüklükten beri en sık duyduğum özlü söz "sabır her bahçede yetişmeyen bir çicektir" idi. Kendimi bildim bileli oldukça sabırsız, tezcanlı, heyecanlı birisiydim.  Hamileliğimin son haftalarını yaşadığım bugünlerde içimdeki tezcanlılık illeti adeta şaha kalktı. Göbeğimin aşırı ağırlaşması, oturup kalkamamam, yarım saatlik yürüyüşlerin bile gözümde uçsuz bucaksız maratonlara dönüşmesi, onlarca elbisemin içinden sadece üç elbisemin bana olması bebeğe "gel oğluuum geel geel" diye serzenişte bulunmama sebep oldu. Aslında bebek şu an gelse mutluluktan daha ziyade üzüntü duyabilirim çünkü eşim iş seyahati için Türkiye'ye gitti ve ben onsuz doğuma girmek istemiyorum. Bana kalsa bebişi Türkiye'de dünyaya getirmek isterdim. Nijerya pasaportu alma işlemleri beni yıpratacak olsada kendi topraklarımda daha güvende hissederdim. Bu fikri gündeme getirdiğim zamanlarda eşim "ya senin doğum yapacağın zaman işim olur da Türkiye'ye gelemezsem çocuğumla ne zaman tanışıcağım" deyip beni vazgeçirmişti. Kaderin cilvesine bakın ki şimdi doğumda benim Abuja'da onun İstanbul'da olma ihtimali var, hayat cidden süprizlerle dolu. Yaklaşık on gündür yeni blog yazımı yazmak için kendi kendimi ikna etmeye çalışıyorum. Nijerya'ya geleli tembelleşen ben hamilelikle tembelliğin Nirvana'sına ulaştım. Oysaki üniversitede okurken hamile zamanlarımın diğer insanlarınkinden çok daha verimli çok daha hareketli olacağına o kadar çok inanmıştım ki.. Elimden hamileliğe dair, doğuma dair, çocuk yetiştirmeye dair kitaplar düşmeyecek adeta bir ebe ve pedagog kadar bilgi sahibi olacaktım. "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" düsturuyla o pilates kursu senin bu aerobik dersi benim gezecektim; aaa tabi yogayı da unutmamak lazım. Yoga nefes teknikleri çok önemli rahat bir doğum için. Evdeki hesap çarşıya uymadı, büyük konuşmanın bedelini ödeyerek hayatımın en durağan, en tembel dönemini yaşamaya başladım hamilelik sayesinde. Asla yemem dediğim ne varsa yedim, gazlı içicekleri bırakamadım ama en azından bağımlısı olduğum kahveyi azalttım, kahve konusunda büyük bir alkışı hak ettim doğrusu. Geride bıraktığım 9 ayı düşünürsek ara sıra güneşin ilk ışıklarıyla ya da akşam üzeri yaptığım yürüyüşler ve alınan kalsiyum vitamin hapları dışında pek de hamilelik adına birşey yapmamışım. Sona doğru yaklaşınca endişeler artmaya, yapılmayan şeyler göze batmaya başlıyor.. 






















Hala hangi hastanede doğum yapacağıma dahi karar vermiş değilim. İki ayrı hastanede iki ayrı doktorum var ve karar vermek o kadar da kolay değil. Geçen hafta doğumhaneyi gezmek, aklıma takılan bazı şeyleri sormak için ebelerle görüştüm. Kadına "doğumun başladığını nasıl anlarım" diye sorunca şok oldu. "Aaa sen doğum kurslarına katılmadın mı, katılmıyor musun" dedi. Nasıl olaya bu kadar uzak kaldığıma ben de şaşırdım. 🙈 Yapacağımı düşünüp yapmadığım onlarca şeyin yanı sıra asla yapmam deyip de yaptığım şeylerde mevcut bknz hamile fotoğrafları. Sosyal medyada insanların eşleriyle değişik konseptler oluşturarak koskocaman göbeklerine vurgu yaptıkları fotoğrafları ilk gördüğümde "bu insanlar çıldırmış olmalı dostuuum"yorumunu yapmıştım. Aradan bir iki yıl ya geçti ya geçmedi kendimi mavi balonlarla bahçemde poz verirken buldum. Bu akşamda annemle odamın kapısına tüllerden bebek süsü yaptık(!) Baby shower yapmadığım için şu an şükrediyorum bakalım Türkiye'ye  gidince mevlüt vs adına ne tür saçmalıklar yapacağım. 



Aslında blog yazım bu tarz birşey olamayacaktı. NG'ye dair kültürel paylaşımlar yapmak istemiştim. Geçenler de eşimle Hausa halk ozanının performans videosunu izletmiştik. O an Anadolu kültürüyle ne kadarda özdeşleştiğini şaşırarak izlemiş, eşimin çevirdiği şarkı sözlerini oldukça anlamlı bulmuştum. Evet burda da  Mawakan Baka diye adlandırılan halk şairleri, ozanları, aşıkları var. Bizdeki bağlamanın yerini buraya özgü oldukça küçük Kuntigi adı verilen telli çalgı aleti alıyor. Burada da ozanlar kimi zaman politikacıları öven, kimi zaman yeren, toplumsal konularda şarkılar besteleyip sözlü kültürünü kuşaktan kuşağa aktarıyorlar, hatta bizdeki gibi aşık atışması yapıyorlar. Bir kaç gündür bu konuda yazmak için araştırma yapıyordum ama ne yazıkki İngilizce hiç bir kaynağa rastlamadım. Nijerya'nın kuzeyinde yaygın olan bu kültürü Abuja'da canlı olarak gözlemleme fırsatım da olamadı. Youtube'dan izlediğim videolar sayesinde müziğe dair az çok bir fikrim oldu. Ne yazık ki yerel dili bilmeden, çevirisini yaptırarak izlemek o kadar keyif vermiyor. Çeviriyle belki şarkının anlamını idrak edebiliyorsun ama duygular hep eksik kalıyor. Birinin duygularını anlamak, kalbine dokunmak istiyorsan onun dilini az çok konuşabilmek önemli.. Madem Hausa bilmiyorsun nasıl eşinin duygularına hitap edebiliyorsun derseniz Türkçe sayesinde 😅 İkimizde İngilizce'yi yavan ve duygusuz buluyoruz. günlük hayatta İngilizce iletişim kurmamıza rağmen  duygusal bir aktarım sırasında ikimizde Türkçe'yi tercih ediyoruz. Ama elimden geldiğince Hausa öğrenip ona kendi dilinde hitap edebilmek şu an için en büyük hayallerimden biri😇
Dan Maraya Jos ( Nijeryalı halk ozanı)



Yorumlar

  1. bebeğinizi kucağınıza aldınız, güle güle büyütün inşallah :) ordaki teyzeler de bizim burdaki gibi mi :)) sütün geliyor mu, emiyor mu, kaç kilo doğdu, normal mi doğdu, kime benziyor, ismi ne oldu, ayaklarını üşütme, yelek giy bebeğin karnı ağrır, soğan bulgur pilavı ye süt yapsın aaa orda yok mu yoksa ayy canımm :))) şaka bir yana espri olsun diye yazdım bunları :) sizi çok takdir ettim, maşallah bizim kızlar annesinden ayrılmamak için yakın şehire taşınamayıp eşiyle arası açılırken sizin kalkıp oralara gitmenizi çok takdir ettim, artık ulaşım kolay gidip gelebildiğiniz sürece her yer aynı sayılır :) kendinize iyi bakın sevgiyle kalın :) @sadeli_hayat

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar