Nijerya'daki Etnik Gruplar

Afrika  bilindiği üzere birbirinden farklı etnik köken, kabile ve dili bünyesinde bulunduran kimi zaman bu farklılıklarıyla dünyaya renk katan kimi zaman da bu farklılıklar sebebiyle iç savaşlardan kurtulamayan, dil ve kültür bakımından dünyanın en zengin kıtası. Bu kıtanın en büyük ülkelerinden biri olan Nijerya'da bu zenginlikten nasibini fazlasıyla almış. Son yapılan araştırmalara göre Nijerya'da 371 etnik köken bulunuyor. Bunlardan en kalabalık ve güçlü olanları Hausa, Fulani, Yoruba ve Igbo etnik kökenleri. Her birinin kendine ait farklı bir dili, alışkanlıkları, yemek kültürü ve kıyafet tarzı varken din konusunda ortak payda buluşabiliyorlar. Hausa ve Fulaniler ülkedeki Müslümanların çoğunluğu oluştururken, Igbo ve Yorubalar Hristiyanları oluşturuyor. Bu dört etnik grupla ilgili veri toplamak  kolay olduğu için ve hemen hemen hepsinden bir arkadaşım bulunduğu için ben de bu gruplarla ilgili yazmaya karar verdim. Kayınvalidemin Kanuri etnik kökeninden gelmesi, benimde yabancı olduğumu söylemek istemediğim zamanlarda "Ne beyazı kardeşim ben Shuwa Arabım" yalanına sığınmamdan ötürü Kanuri ve Shuwa Araplardan da bahsetmek istiyorum.

FULANİ

Nijerya dışında on ülkede yaşayan, toplam nüfusları 25 milyonu bulan, bu nüfusunun üçte biriyle Afrika'nın en kalabalık göçebe topluluğunu oluşturan etnik grup. Nijerya'daki diğer etnik gruplara oranla daha uzun boylu, ince, açık tenli insanlardan oluşan Fulanilerin genel geçim kaynağı hayvancılık. Hala yarı göçebe yaşam şeklini sürdüren Fulaniler geleneklerine oldukça bağlı, çoğunluğu modern binalarda oturmayı reddederek yüz yıllardır süre gelen geleneksel inşaat yöntemleriyle yaptıkları bizdeki kerpiç evleri andıran, sazlıklar kullanılarak çatılarının inşaa edildiği barakalarda yaşıyorlar. Şehirlerin merkezinde bile küçük mahalleler şeklinde görebileceğiniz bu barakalarda atalarından dedelerinden öğrendikleri hayat şeklini devam ettirirken, modern hayatın getirisi olan elektriği kullanmayı red ediyorlar. 
Abuja'ya yakın bir Fulani köyü


Chubado ürün çekiminde kullandığımız Fulani evi
Erkekleri küçük yaşlardan itibaren çobanlıkla uğraşırken kadınları inek ya da keçi sütünden ürettikleri furayı ya da yoğurdu(bizdekinden oldukça farklı, sıvı ve tatlı) satarak aile ekonomisine katkı sağlıyorlar. Fulanilerin hayvancılığa olan bu tutkusu sayesinde kırmızı eti kilosu 14TL'den yemek mümkün. Türkiye'de en son alışveriş yaptığım fiyatı düşündükçe Allah Fulanilerden razı olsun diyorum. Fulaniler ticaret için hayvan yetiştirseler de hayvanlarına gönülden bağlılar ve Fulani birinin kasap olması, mezbahada çalışması toplum tarafından pek hoş karşılanmıyor. Fulaniler hayvanlarına o kadar düşkünler ki yanlışlıkla Fulaninin ineğini öldüreceğinize ailesinden birisini öldürsen daha az tepki çekersin desek abartmış olmayız. Ne yazıkki hayvan meselesi yüzünden bazı eyaletlerde onlarca insan hayatını kaybetti, hatta bir ara bazı eyaletlerde etnik kutuplaşmaların yaşanacağını bunun da büyüyerek daha kötü sonuçlar çıkarabileceği günlerce yerel televizyon kanallarında ve gazetelerde konuşuldu. Allaha şükür korkulan olmadı, olaylar şu an için yatıştırıldı. Yine de benden size bir tavsiye ne olursa olsun Fulani bir adamın ineğinden uzak durun. 
Fulaniler İslam dinin ilk kabul eden, Batı Afrika'da ve Nijerya'da yayılması için cihad çalışmaları yapan gruplardan bir tanesi. İslam dinini çok eski zamanda kabul etmelerine rağmen göçebe olmanın etkisiyle kendilerine has kültürlerini, giyiniş ve yaşayış tarzlarını korumayı başarabilmişler. Kadınlar ve erkekler her daim bir arada ve birbirlerine günlük işlerde yardım edip iş bölümü yapıyor. Namaza ya da diğer farz ibadetlere aşırı önem gösterilirken kadınlar tesettür konusunda oldukça rahat olabiliyor. Kadınların kıyafet tercihlerinde din değil kültürleri daha ön planda.


Geleneksel kıyafetleriyle  Fulani Kadını

Fulani Gelini ve Nedimeleri

Fulani denildiğinde akla göçebe yaşam tarzının yanı sıra liderlik vasfı da geliyor. 
Birçok Afrika ülkesinin cumhurbaşkanına, başbakanına ya da başkanına  Fulani kökenli. Ayrıca Nijerya'da Federal bir devlet olmasının yanı sıra devam eden Emirlik uygulamasında emirlerin bir çoğunun da Fulani olduğunu fark etmemek mümkün değil.
Emirlere dair detaylı bir yazı yazmayı planlıyorum, Türkiye'de görmeye alışkın olmadığımız oldukça değişik bir uygulama. 
Fulanilerin günlük hayatına biraz daha değinecek olursak kalabalık bir aileye sahip olmanın onlar için çok önemli olduğunu söyleyebiliriz. Kadınları erkeklerine göre daha erken yaşlarda evlenirken erkeklerin çoğuda 30 yaşına erişmeden ilk evliliklerini yapmış oluyorlar. İlk evlilik dedik çünkü Fulaniler arasında çok eşlililik yaygın, aslında Nijerya'daki bütün Müslümanlar arasında çok eşlilik yaygın ve yasal. Belki hayvancılıkla ilgilendikleri için belki göçebe hayat tarzının bir gereği olarak Fulani kadınları genelde beş ila yedi kez doğum yapıyorlar ve bizdekinin aksine kadınlar kendilerini doğum yaşı konusunda kısıtlamıyorlar. 45-50 yaşları arasında doğum yapan kadınlara rastlamak mümkün. Boşanma oranı oldukça düşük Fulaniler arasında. Eşinin vefat etmesi durumunda yas süresi dolan Fulaniler ilk yıl içinde tekrar evlenmeyi tercih ediyorlar. Eş konusunda oldukça seçici olan Fulaniler kendi etnik gruplarından eş bulmayı tercih ediyorlar, özellikle amca-hala çocuklarıyla evlilikler yaygın. Akraba evliliği yaygın olmasına rağmen gelinin aileye kabul edildiğini göstermek için düğünde geline yeniden isim veriliyor. ( Daha önce anlattığım gibi bana verdikleri isim Chubado idi 😌 ) 




Unutmadan Fulanilere dair ilginç bir o kadarda korkunç gelen bir geleneğe değinmek istiyorum: "Tribal marks". Yeni doğan bebeklerin yüzüne Fulani oldukları belli olsun diye kesitler yapılıyor. Eşimin yüzünde bu izlerden olmasa da abilerinde ve babasında var. Bizim bebeğimize de yapacağız diye beni çok korkuttu ama Allah'tan şaka yapıyormuş😅

HAUSA

Hausalar %30'luk oranla Nijerya'daki en kalabalık etnik grubu oluşturuyorlar. Ülkede resmi dil İngilizce olmasına rağmen halk arasında sokakta konuşulan dil Hausa, bu dili bilmek için de illaki Hausa olmaya gerek yok. Başka etnik kökenden gelen insanlar bile ticaret yapabilmek için zamanında Hausa öğrenmiş ve bu dili kendi dillerine ek olarak kuşaktan kuşağa aktarmış. Hausa dilinin 4'te 1'i Arapça'dan gelen kelimeler oluşturmuş, zaten  alfabe olarak da Arap alfabesini kullanıyorlar ama zamanla Hausa ve Müslüman olmayan kişilerin de bu dili öğrenmesiyle Latin harflerine doğru bir yönelme başlamış durumda. Fulani deyince akla nasıl hayvancılık geliyorsa Hausa deyince akla ticaret geliyor. Özellikle Nijerya'nın kuzeyinde karşılaştığınız iş adamlarının çoğu Hausa kökenli. Yüzde yüze yakını İslam dinini benimsemiş olmasına rağmen kırsal kesimde İslamiyeti red eden, Maguzawa inancına mensup oldukça küçük bir grup da mevcut. Bu inanca göre doğadaki ruhlara putlar aracılığıyla tapıyorlar. Çoğunluğa bakacak olursak İslamiyet günlük hayatlarını şekillendirmiş durumda. Kadınlar ve erkekler misafirlikte birlikte oturmuyorlar. Genelde evde en az iki oturma odası oluyor, oturma odası yoksa kadın kendi arkadaşlarını kendine ait yatak odasında ağırlıyor. Nijerya'da çok yaygın olan bir diğer uygulamada evli çiftlerin aynı yatak odasını  paylaşmaması. Hem gelin için hem damat için iki ayrı yatak odası seti alınıyor düğün alışverişinde. Erkekleri ticaretle ilgilenirken kadınları üniversite okumuş bile olsalar genelde evde oturmayı tercih ediyorlar; eşlerinin onların ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olduğunu düşünüyorlar. Para kazanıp ev ekonomisine katkıda bulunmayı erkeğe hakaret sayıyorlar. Tabi bu durum günümüzde biraz daha etkisini yitirmiş olsa da hala kırsal kesimde bu görüşe inan insanlar göz ardı edilemeyecek kadar fazla. 



Hausa kadınları rengarenk hijablarıyla
Kadınların kıyafet tarzında da Arap etkisini görmek mümkün. İç kıyafet olarak kısa kollu, rengarenk Atampa olarak adlandırılan kumaşlardan dikilen balık model elbiseler giyselerde dışarı çıkarken üstlerine upuzun şallar ya da feraceler giymeyi tercih ediyorlar. Erkekler de Babban Riga denilen, pamuk kumaşlardan dikilen, pantolon, upuzun gömlek ve  üzerine giyilen pelerinden oluşan oldukça şık kıyafetleri tercih ediyorlar. Babban Riga genellikle cuma günü namaza gidilirken tercih ediliyor ya da düğünlerde. Üzerine giyilen pelerinden ötürü günlük kullanımda pek o kadarda kullanışlı gözükmüyor. Kaftan, Jallabia ya da Juanni olarak nitelendiren kıyafet günlük kullanıma daha uygun. Her kıyafetlerini Fula dedikleri şapkalarla tamamlamaya da özen gösteriyorlar. 


Babban Rigalı Ibrahim Bey :) 
Hausa kıyafetleri de yemekleri de Nijerya genelinde oldukça sevilmiş ve benimsenmiş. Hausa olsun olmasın Baban Rigaları giyen ya da kahvaltıda Kosai(fasulye un haline getirilir, baharatlanır ve kızartılır, görünüşü lokmaya benzer) yiyen insanları görmek mümkün. Hausa mutfağı da en az kıyafetleri kadar çeşitli ve renkli. Ülkede adım başı görebileceğiniz Suya ve Kilishi de onlara ait. Suya: ettin ya da tavuğun ince, uzun, enlice kesilip, yer fıstığı posası (kuli kuli) ve yaji(acı baharat çeşnisi) ile soslanıp mangalda pişirilmesiyle yapılan bir yemek, oldukça lezzetli, bir ara haftada en az üç kez yiyorduk😋 Kilishi ise suyanın kurutulmuş hali diyebiliriz ama ben hiç sevmedim😒


Suya 
Hausalardan bahsedip de onların Nijerya eğlence sektörüne katkılarından bahsetmemek olmaz. Nijerya film endüstrisi( Nollywood) her hafta 50 yeni filmi piyasaya sürmesiyle Bollywood'dan sonra en çok film üreten endüstri ve bu filmlerin çoğunluğunu Hausa filmleri oluşturuyor. Filmlerde de İslamın etkisini gözlemek mümkün, hemen hemen her filmde İslama, aile ahlakına, iş ahlakına dair dersler verilmeye çalışılır ve filmin sonunda o meşhur "The End" yazısı yerine "Alhamdulillah" yazılır. Müzik piyasasında da üretilen şarkıların büyük bir çoğunluğu Hausa dilinde. Alışılmış müzik aletlerinin yanı sıra kendi kültürlerine özel müzik aletlerinin kullanıldığı şarkılar oldukça ilgi çekici.  
Hausa Sokak Çalgıcısı

Yorumlar

Popüler Yayınlar